DERSIM ICIN OZUR DILIYORUM
Devletten Dersim için tarihi özür
Başbakan Erdoğan, bir tabuyu yıktı, Dersim katliamıyla ilgili belgeler gösterip devlet adına özür diledi. Bu facianın sorumlusunun CHP olduğunu belirten Başbakan, 'CHP zihniyeti adına asıl özür dilemesi gereken CHP'nin Dersimli genel başkanıdır' dedi
Günlerdir süren Dersin polemiğinin ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan tarihi özür geldi. Dersim olaylarıyla ilgili dört belge açıklayan ve üç önemli tanığın anılarına dikkat çeken Erdoğan, 'Dersim için devlet adına özür diliyorum' dedi. Dersim'in CHP'nin eseri olduğunu belirten Erdoğan, operasyonların, 'bir isyanın bastırılması' olarak meşrulaştırılmaya çalışıldığını savundu. 'İl Başkanları Toplantısı'nda CHP'yi hedef alan Erdoğan şöyle özür diledi:
ÖZÜR DİLE ONURUNU KURTAR: (Kılıçdaroğlu'na) Ben mi özür dileyeceğim, sen mi özür dileyeceksin? Eğer devlet adına özür dilemek gerekiyorsa ve böyle bir literatür varsa ben özür dilerim ve diliyorum. Ancak CHP adına özür dilemesi gereken varsa, şu anda güya 'yeni CHP'nin yeni genel başkanıyım' diyorsun o da sensin. 'Hem bir Tuncelili olarak, hem bir Dersimli olarak onur duyuyorum' diyorsun ya, hadi onurunu kurtar bakalım.
DERSİM BİR FACİA: Dersim, yakın tarihimizdeki en acı, en trajik olaylardan biridir. Dersim bir faciadır... Dersim'de, adım adım çerçevesi çizilmiş, bahaneleri hazırlanmış bir operasyon var... Dersim, CHP hükümetlerinin onlarca, yüzlerce faciasından en acısıdır, en kanlısıdır.
BİZİ SUSTURAMAZ: CHP Genel Başkanı, belki kendi arkadaşlarını, akrabalarını susturabilir, onlara yönelik linç kampanyasına sessiz kalabilir ama AK Parti'yi susturmaya gücü yetmez. Biz, açık yüreklilikle tarihimizle yüzleşiyoruz.
ALNINI KARIŞLARIM: Sayın Kılıçdaroğlu, ben bunu konuşmuyorum ama sen beni Ermeni diasporasıyla aynı yere oturtmaya çalışıyorsun. Yazıklar olsun sana, yazıklar olsun. Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı Tayyip Erdoğan'ı Ermeni diasporasıyla aynı yere oturtacak olanın alnını karışlarım. Haddini bil diyorum, haddini bil.
ÇOK BEKLERSİN: Halkımın değer yargılarıyla, bunların değer yargıları uymuyor, uyuşmuyor. Şimdi çıkmış 'başbakan olacağım' diyor. Daha çok beklersin.
OPERASYONA DESTEK: KCK operasyonlarını bir Başbakan olarak ben bugüne kadar aynen destekledim ve destekliyorum.
DİYAP AĞA VE SEYİT RIZA'YA VURGU YAPTI
Kimsenin, 'Atatürk'ün, Diyap Ağa'yı ilk Meclis'te Dersim Mebusu olarak bizzat davet ettiği'nden ve 'idam edilen Seyit Rıza'nın, 1915 olayları sırasında, işgalci ordulara karşı savaştığından, dönemin valisi tarafından da 'din ve namusuyla bize hizmet etti' diyerek şereflendirildiğinden' bahsetmediğini söyleyen Erdoğan, daha sonra tek tek belgeleri gösterdi.
NECİP FAZIL AĞLATTI
Erdoğan, belgenin yanı sıra, tanıkların anlattıklarından ve kitaplarında yazdıklarından da bahsetti. Necip Fazıl Kısakürek'in kimi dönemlerde yasaklanan 'Son Devrin Mazlumları' kitabından alıntılar salondaki bazı isimleri ağlattı:
'Babalarını arayan iki masum çocuk Hozat Kaymakamı tarafından süngületilerek babalarının yanına gönderiliyor. Kendisinin öğretmen ve köy halkıyla alakasız olduğunu iddia ederek, alevlerden fırlamak isteyen bir genç, kalasla alevlerin içine itiliyor ve karşısında da sigara içiliyor... Bir köy halkı, önce kurşunlanıyor, sonra buğday sapları üzerinde yakılıyor... 'Mazgirt Tersemek nahiyesinin halkı doğranmakta.
20 MASUM ÖLDÜRÜLDÜ
Merhametli biri, birle on yaş arasında 20 kadar çocuğu alıp dereye saklar. Haber alınıyor ve çocukların öldürülmeleri emri veriliyor. Fakat en katı yürekliler bile, bunu yapamayacaklarını söylemeye mecbur kalıyorlar. Nihayet kara suratlı bir adam bulunuyor ve bir dere içinde titreşe titreşe bekleyen 20 masumun işi bitiriliyor.''
ÇAĞLAYANGİL'İN ANILARI: Erdoğan, Seyit Rıza'nın idamına tanık olan dönemin Malatya Emniyet Müdürü İhsan Sabri Çağlayangil'in bir röportajındaki sözlerini de şöyle aktardı:
''Son sözünü sorduk; Kırk liram var, oğluma verirsiniz' dedi. Bu sırada Fındık Hafız asılıyordu. Asarken iki kez ip koptu. Seyit Rıza görmesin diye ben arabanın önünü kapattım. Fındık Hafız'ın idamı bitti. Seyit Rıza'yı meydana çıkardık. Soğuktu ve etrafta kimseler yoktu. Ama Seyit Rıza, meydan insan doluymuş gibi sessizliğe ve boşluğa hitap etti: Evlad-ı Kerbelayıkh, bi hatayıkh; yani Kerbela'nın çocuklarıyız. Biz hatasızız. Ayıptır, zulümdür, cinayettir.'
MUHSİN BATUR'UN ANILARI: Tuncelİ'de o dönem asker olan Muhsin Batur'un anılarına da dikkat çeken Başbakan, Batur'un, 'İki aya yakın Dersim'de görev yaptım. Okuyucularımdan özür diliyorum ve yaşantımın bu bölümünü anlatmaktan kaçınıyorum' sözlerini aktardı.
İŞTE TARİHİ DÖRT BELGE
Erdoğan'ın açıkladığı, Dersim'le ilgili dört belgede de tarihi ifadeler yer alıyor. İşte o belgeler:
JAN. UMUM KOM. RAPORU
Erdoğan, sadece 100 adet bastırılan 'Gizli ve zata mahsus' damgalı raporu da göstererek şu satırları okudu:
SAYFA 199:1926'da Mülkiye Müfettişi Hamdi Bey'in raporunda deniliyor ki: 'Dersim, Hükumet-i Cumhuriye için bir çıbandır. Bu çıban üzerinde kat'i bir ameliye yapmak selameti memleket namına farz-ı ayndır.
SAYFA 201: Dersim, cehalet, maişet darlığı, dahili ve harici tesvilat ve Kürtlük temayülatı ile bulaşmış, tehlikeli bir çıbandır. Bu çıbanın kat'i bir ameliyeye tabi tutulması lazımdır.
SAYFA 237-246 ARASI: Dersim'e yapılacak harekatın ayrıntıları, göç ettirilecek aşiretlerin listesi, bunların ne yöntemle yapılacağı anlatılıyor.
1935'te Tunceli Kanunu'nun çıkarılıyor. 1937,1938 ve 1939 yıllarında büyük bir dram yaşanıyor.
JANDARMA- İÇİŞLERİ YAZIŞMASI: Jandarma Umum Komutanlığı'ndan, Başvekalet Yüksek Makamı'na gönderilen 8 Ağustos 1939 tarihli belgede Dersim'e yapılan müdahalenin bilançosu açıklanırken, 1936-1937-1938 ve 1939'da 13 bin 836 kişinin öldürüldüğü kaydediliyor. Altında da 'Dahiliye Vekili- İçişleri Bakanı' Faik Öztrak'ın imzası var.
SÜRGÜN BELGESİ
23 Aralık 1938 günü, Tunceli'den 11 bin 683 kişinin sürüldüğünü anlatan ve 2 bin kişinin daha sürülmesinin kararlaştırıldığı Bakanlar Kurulu kararı oldu. Altında dönemin Cumhurbaşkanı İnönü ve Başbakan Celal Bayar'ın imzası var. Erdoğan, kararın Atatürk'ün vefatından bir ay sonra alındığına dikkat çekti.
SASON OPERASYONLARI RAPORU
Sason'un yasak bölge haline getirilmesine yol açan 27 Eylül 1938 tarihli belgeyi açıkladı. İçişleri Bakanı Şükrü Kaya imzalı belgede, Sason bölgesinde 384 kişinin öldürüldüğü, diri tutulan ve teslim olanların tamamının batıya göç ettirildiği belirtiliyor.
2011/KASIM